
Tiyatro sahnesinde en çok ‘perde’ diyen oyunlar
Sahne sanatlarından epey uzak kaldığımız şu günlerde tiyatro sahnesinde en çok sahnelenen oyunları sizler için listeledik.
Yunanca ‘theatron’ yani ‘görme yeri’ anlamına gelen tiyatro, en eski, en köklü sanat dallarından biri. İlk tiyatro şenliğinin milattan önce 500’lü yıllarda Atina’da gerçekleştirildiği tahmin ediliyor.
Daha çok Tanrı adına sergilenen bu gösterimlerde dekor ya da kostüm bulunmaz, başroller devrin önemli kişileri tarafından canlandırılırken oyunculara ek olarak anlatıcı görevinde ‘koro’ adı verilen insanlar bulunurdu. Oyuncular oyun sırasında yüz ifadelerini ellerindeki maskeleri kullanarak ifade ederlerdi. Artık tiyatronun simgesi haline gelmiş ağlayan ve gülen yüzü temsil eden maskelerin bu dönemden geldiği kabul edilir zira o dönemlerde sadece iki tür oyun vardı; komedi ve trajedi.
Geçen yıllar ve değişim
Geçen bin yıllar boyunca tiyatronun sadece anlamı değil sergileniş biçimleri de değişime uğradı. Tiyatro eserleri çeşitlenirken devreye dekor, sahne ve kostüm tasarımları girdi, dönemin ihtiyaçlarına göre farklı yaklaşımlar benimsendi.
Ancak bu süre içerisinde bazı oyunlar diğerlerinden sıyrılarak mekan ve zamandan bağımsız bir halde birçok coğrafyada farklı topluluklar tarafından defalarca sahnelendi, alkışlanmaya ve insanları etkilemeye devam etti. Gelin, tiyatro tarihi boyunca en çok ‘perde’ diyen oyunlara beraber göz atalım.
Hamlet, Wıllıam Shakespeare
“Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu”, tiyatro sahnesinde en çok seslendirilen cümle olmalı zira Hamlet tiyatro tarihinde en çok sahnelenen oyunların başında geliyor.
William Shakespeare tarafından 1500’lü yılların sonunda yazılmasına rağmen Hamlet hala birçok insanı derinden etkilemeye devam ediyor. Shakespeare’in yaşadığı dönemde en popüler oyunlarından bir olan bu trajedinin odağında Prens Hamlet’in kral olan babası öldükten sonra tahta geçen annesi ve onunla evlenen amcası arasındaki ilişkiler yer alır. Prens Hamlet’in zeka ve delilik arasındaki sanrıları oyunun birçok farklı açıdan tahlil edilmesine, yorumlanmasına ve tartışılmasına vesile olmuştur.
Birleşik Krallığın en önemli tiyatro topluluğu olan Royal Shakespeare Company’in listesinde 1879’dan beri yer alan Hamlet, Goethe’den Dickens’a, Joyce’dan Murdoch’a kadar birçok yazara ilham kaynağı olmuş, Külkedisi’nden sonra en fazla filme çekilen eser olarak tarihe geçmiştir.
Kral Oıdıpus, Sophokles
Gelmiş geçmiş en büyük trajedi Kral Oidipus yazıldığı dönemden beri yüzlerce esere ilham verdi, vermeye de devam ediyor. Freud’un ‘Oidipus Kompleksi’ kavramını geliştirirken yararlandığı eser, (istemeden) babasını öldürüp onun yerine geçen ve annesiyle evlenen Kral Oedipus’un yaşadıklarına odaklanıyor.
Aynı zamanda yazın dünyasında da en önemli eserlerden biri kabul edilen Kral Oidipus, Dyonissos şenlikleri için Sophokles tarafından kalem alınmış, ilk kez milattan önce 428 yılında sahnelenmiştir. ‘Oidipus’, Yunanca’da ‘şiş ayak’ anlamına gelir, Kral Oedipus’un bebekken ayakları bağlanıp şiştiği için bulan kişi tarafından bu şekilde adlandırıldığını da not düşmüş olalım.
Faust, Johann Wolfgang von Goethe
Şeytanla yapılan bir anlaşma ve Tanrıyla hesaplaşma…İnsanlık tarihi boyunca sorgulanan en temel konuları odağına alan Faust’un, tiyatro sahnesinde de en fazla sahnelenen oyunlardan biri olması şaşırtıcı değil.
Goethe’nin neredeyse tüm yaşamı boyunca yazarak tamamladığı eser (eseri iki büyük bölüm halinde yazarak, 83 yaşında ölümünden kısa bir süre önce bitirebilmiştir) insanın modern hayat karşısında yaşadığı trajediyi haber veren ilk büyük yapıt olarak kabul edilir.
Goethe’nin Faust’un, çok derin ve karmaşık içeriği dolayısıyla sahnelenmesini pek de istemediği bilinir. Buna rağmen, Faust, zengin felsefi derinliği nedeniyle pek çok farklı yorumla yüzlerce kez yeniden incelenmiş, dünyanın birçok ülkelerinde çok farklı yorumlarla defalarca kez sahnelenmiştir. Oyunu izlemediyseniz bile bu müthiş eseri mutlaka okumalısınız.
Üç Kuruşluk Opera, Bertolt Brecht
Tiyatro sahnesinde trajediler kadar popüler bir başka tür de komedidir. En çok sahnelenen komedi ise Bertolt Brecht’in Üç Kuruşluk Operası’dır. Brecht’in en başarılı eserleri kabul edilen müzikal tiyatro oyunu Üç Kuruşluk Opera, aslında 18. yüzyıl İngiliz Balad operası Dilenciler Operası’nın bir uyarlamasıdır. Brecht, Dilenciler Operasını Kapitalist bir dünyaya Marksist bir eleştiri getirecek şekilde yeniden düzenlemiştir. Müzikleri ile de büyük beğeni toplayan oyun ilk kez 1928 yılında Berlin’de sahnelenmiştir.
Üç kuruşluk Opera’da Brecht bir dilenci çetesini anlatırken yer altı dünyasını da içinde barındıran küçük burjuvayı hedef alır. Çete içinde para el değiştirdikçe kapitalist sistemin insan ahlakı üzerindeki olumsuz etkileri de açığa çıkar. Sert konusunu, müzikal ve eğlenceyle harmanlayan bu oyunu mutlaka görmelisiniz.
Satıcının Ölümü, Arthur Mıller
Arthur Miller’ın tüm dünyada ses getiren ünlü oyunu Satıcının Ölümü yayınlandığı sene Pulitzer ve Tony ödüllerinin de sahibi olmuştur. 1948’de yayınlandıktan bir yıl sonra Broadway’de gösterime giren oyun adını gelmiş geçmiş en önemli tiyatro oyunları arasına adını yazdırmakta gecikmemiştir.
Satıcının Ölümü, Willy Loman’ın hayatındaki son 24 saati anlatır. Willy’nin yaşadığı kişilik problemine ve kendini topluma kabul ettirememesine odaklanan oyun çok sayıda uyarlamayla tiyatro sahnesinde ve televizyon ekranlarına sahnelenmeye ve birçok sanatçıya ilham kaynağı olmaya devam etmekte.