Hepimiz yemek yemeyi ve farklı kültürlerden lezzetler tatmayı seviyoruz. Tarihte yaşanan ve gelişen gastronomik değişimlere artık daha kolay ulaşıyoruz.

Bu değişimlerden biri de yıllar önce yaşanmış olan bir mutfak ile alakalı. Haute cuisine terimini mutlaka bir yerlerde duymuşsunuzdur. Bu yazımızda haute cuisine’nin ne olduğunu ve neler içerdiğini inceleyeceğiz.

Haute Cuısıne

Fransızca bir terim olan haute cuisine’nin tam Türkçe karşılığı “yüksek mutfak” anlamına geliyor. Rafine mutfak olarak da adlandırılan bu mutfağın kökeni birkaç yüz yıl öncesine dayanıyor. O zamanlar İtalya’nın en büyük ailelerinden biri olan Medici ailesinin mensubu Catherine de Medici II. Henri ile evleniyor ve 1547 yılında Fransa Kraliçesi oluyor. Floransa’dan Fransa’ya gelirken yanında getirdiği şefler ve şarap üreticileri haute cuisine mutfağının doğuşuna ön ayak oluyor.

17. yüzyılda 14. Louis’nin mutfak sanatlarına olan ilgisi ile haute cuisine’nin oluşmasında büyük rol oynamıştır. Kullanılan malzemeler, pişirme teknikleri ve sunum şekilleri ile haute cuisine halk mutfağından keskin bir şekilde ayrılmıştır.

Lava Grill Izgara Döküm Tava mangal lezzetinde, enfes etleri evinizde sağlıklı olarak pişirmenize olanak sağlıyor.

Haute Cuısıne’nin gelişimi

Bu dönemde şeflerin yazdığı kitaplar Fransız mutfağında bir devrim yarattı ve Fransız mutfağının kuralları ve teknikleri daha sistematik bir hale geldi. Böylece Fransız mutfağı, İtalyan mutfağının etkisinden kurtuldu ve birçok yenilik mutfağa girdi.

Kuvvetli baharatlar yerini defneyaprağı ve kekik otlar aldı. Et, balık sebze gibi ürünlerin taze tüketilmesi yaygınlaştı ve bu ürünlerin tadını ortaya çıkaran yüksek düzeyde pişirme teknikleri geliştirildi. Daha önce Fransız mutfağında kendine yer bulamayan sebzeler kullanılmaya başlandı ve ağır soslar yerini hafif ve görseli uygun dengeli soslara bıraktı.

Kütahya Porselen Nano Krem 24 Parça Yemek Takımı ile lezzetli yemekleriniz göz alıcı bir şıklıkla bir araya geliyor. Bu Fransız akımını siz de misafirlerinize yaşatabilirsiniz.

1789’da Fransız Devrimi’nin bir sonucu olarak, aristokrat kesim kendini sokaklarda buldu. Onlarla birlikte kişisel şefleri de aynı duruma düştü. Bu, restoran kültürünün gelişmesine ivme kazandırdı, çünkü en iyi şefler sadece dar bir asalet çemberi için değil, genel halk için de yemek yapmaya başladılar. Sonuç olarak, devrimin sonunda Paris’te yüzlerce yeni restoran açıldı.

Yaygınlaşan Haute Cuısıne

1931’de Michelin üç yıldızlı bir derecelendirme sistemi getirdi ve restoran seçme kriterleri şu şekildeydi: “Bir yıldız kendi kategorisinde çok iyi bir restorandır, iki yıldız mükemmel yemekler içindir, yakınlardaysanız uğramaya değer, üç yıldız ise özel bir ziyarete ve geziye değer, seçkin bir mutfaktır.”

Michelin rehberinin gelişiyle birlikte “Haute Cuisine” daha popüler ve dikkat çekici hale geldi. Haute cuisine veya günümüzde genellikle fine dining olarak adlandırılan bu mutfak, sofistike, sıra dışı tarifler ve malzemelerle karakterize edilen üst düzey bir mutfak olarak tanımlandı.

Haute cuisine, deneyimler, izlenimler, duygular ve anılar yaratabilmeleri için müşterileri doyurmaya ve memnun etmeye çalışan bir mutfak oldu ve yeni bir sanat formu olarak şekillendi. 21. yüzyıldaki yüksek mutfak, vejetaryen ve vegan mutfağı gibi eğilimler üzerine yöneldi. Ekonomiye gastronomi gezileri gibi yeni konseptler getirdi ve birçok insan için erişilebilir oldu.