
İstanbul’un En İyi Bisiklet Rotaları
İstanbul, şehir hayatıyla öne çıkıyor olsa da merkezden biraz uzaklaşıldığında ya da şehir içinden yola çıkıldığında performans odaklı sürüşlere, şehrin bilinmeyen yönlerini ve doğal güzelliklerini tanımaya imkan sağlıyor. İstanbul’da genelde sahillerdeki bisiklet yolları, günlük sürüşler için kullanılıyor ancak şehri göz alıcı güzellikleriyle keşfetmek için birçok farklı biskilet türüne uygun benzersiz rotalar olduğunu öğrendiğinizde çok şaşıracaksınız. Bazen bir Ege kıyısında hissettirecek, bazen de Hollanda’da çekilen bisiklet fotoğraflarını kıskandıracak güzellikleki rotalar karşınızda.
İstanbul’u keşfetmek için tarihi sokaklardan ve bölgelerden başlamayı asla ihmal etmemelisiniz.
Tarihi yarımada ve sur içi
İstanbul ve gezi dendiği zaman akla gelen ilk yerlerden olan tarihi yarımada ve sur içi bölgesi, bisiklet üzerinde de doyumsuz bir sürüş keyfi sunuyor. Kendi içerisinde birkaç rotaya ayrılan bu bölgede yer yer kalabalığın içerisinden geçecek olanlar için katlanır bisiklet en pratik çözüm olarak öne çıkıyor. Gezinti amaçlı veya düşük tempolu gezileriniz için uygun olan katlanır bisikletler, yol, dağ ve şehir bisikletlerine çok iyi bir alternatif olarak öne çıkıyor. İstanbul’un sur içi bölgesi, katlanır bisikletle keşfetmeye en uygun alanlardan biri. Ancak üç standart türden birine sahip olanlar için de tarihi yarımada gayet uygun bir rota. Kalabalığa mümkün olduğunda az karışıp bisikletten inerek insanların arasına karışmadan turu tamamlayabileceğiniz rotalarda imkanınız varsa dağ veya şehir bisikletlerini tercih etmeniz önerilir. Yol bisikletlerinin ince jantları ve tekerlekleri tarihi yarımadanın taşlı yollarında mekanik sorun yaşama ihtimalini arttırır. Sur içi dışında da tarihi yarımadayı baştan başa dolaşabilme imkanınız bulunuyor ancak İstanbul’un binlerce yıllık tarihini yansıtan en eski bölgede pedallamanın tadına varmalısınız. Dünyada başka şehre nasip olmayacak güzellikler pedallarınızın ucunda. Tarih dolu yolculuğunuzda kullanacağınız bisiklet, Hepsiburada’daki bisiklet modelleri arasında sizleri bekliyor, hayalinizdeki bisikleti seçmek için buraya tıklayabilirsiniz.
İstanbul’un Avrupa yakasındaki onlarca köyü keşfetmek için pedallarınızı çevirmenizi bekliyor.
Çatalca ve Silivri köyleri

Kaynak: burdadigital
Yer yer kaotik hale gelen şehir içi yaşamına rağmen İstanbul’un da köyleri ve tarımla geçinen insanları var. Şehirden batıya doğru pedal çevirdiğinizde daha önce Çatalca ve Silivri’nin köylerine gitmediyseniz yaşayacağınız ilk his şaşkınlık olacak. İrili ufaklı onlarca köyde hala bahçesindekileri yetiştiren, geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan insanların olduğunu görmek, bisiklet turunuzu tatlı bir şaşkınlıkla bir araya getirip unutulmaz bir deneyim sunacak. Bu rotayı tercih ederken bisiklet üzerinde deneyimli olmanız gerektiğini aklınızdan çıkarmayın. Uzun mesafeler katedeceğiniz için tempolu sürüş deneyiminiz olması gerekiyor. Yüksek performansa alışık değilseniz ortalama hızınızı saatte 20 km ve altında tutacaksanız sabah erken saatten günün son ışıklarına dek sürüş yapmanız gerekebilir. Bu bölgede sadece tek bir istikamet önermek, uğramayacağınız her bir nokta için haksızlık olacağından bir kere Çatalya veya Silivri rotasına başladığınızda onlarca kez tekrar gelmek isteyeceksiniz.
Başlangıç için tek bir yol önermeyeceğiz ama mutlaka uğramanızı tavsiye edeceğimiz yerler de yok değil. Terkos Golü çevresinde harika bir parkur bulunuyor ve bir an için size İstanbul’da olduğunuzu unutturuyor. Aynı zamanda Anastaios Suru ve Hadrian dönemine kadar uzanan 1800 yıllık su kemeri, bu rotanın az bilinen tarihi güzellikleri arasında yer alıyor. Köylere doğru yolunuz düştüğünde ise Hollanda’dan alışkın olduğumuz manzaraların İstanbul’da hemen yanı başınızda olduğunu görmek sizi büyüleyecek. Bu bölgeye giderken rüzgarlı mevsimlerde üstünüze koruyucu bir ceket giymeniz önerilir çünkü havalar serinledikçe poyraz etkisini arttırıyor. Soğuktan ve tüm doğa şartlarından korunmak için Hepsiburada’nın Bisiklet Giyim kategorisine buradan ulaşabilrisiniz.
Dört mevsimde de uğrayabileceğiniz Adalar, her mevsimin rotasında kendine mutlaka yer edinmeli.
Tüm bisiklet türlerini kucaklayan cennet: Adalar
İstanbul’da bisiklet kullanan çoğu kişinin şehre yakın konumda en zorlayıcı yokuşlardan biri olarak gördükleri Aya Yorgi yokuşu, Adalar’a gitmek için tek başına büyük bir sebep olsa da İstanbul’un doğal güzelliklerle çevrili bu bölgesi, her türden bisikletle unutulmaz turlar yapmaya imkan tanıyor. Yetimhane çevresinde dağ bisikletine uygun parkurlar bulunurken rotanızı Büyükada’dan Heybeliada’ya çevirdiğiniz zaman Sanatoryum çevresindeki patikalar ve Alman Koyu sizi büyüleyecek. Alman Koyu, sanki az önce İstanbul’dan değil de Güney Ege’nin bir sahil kasabasından çıkıp gelmişsiniz gibi hissetmenizi sağlayacak güzellikte. Haybeliada’nın iki yükseltisinden diğerine gittiğinizde ise şehirden kısa bir vapur yolculuğu ile ulaşılacak yerde böylesine büyüleyici doğal güzellikler varken Adalar turu yapmamak kendinize ve bisikletinize büyük haksızlık olur.
Belgrad Ormanı hem yeni başlayanlar hem de deneyimli bisikletçiler için birçok farklı yapıda parkura sahip.
İstanbul’un olmazsa olmazı: Belgrad Ormanı

Kaynak: istanbultabiatparklari
Şehirde yaşayanlar için nefes almak ve binalardan uzaklaşmak için en yakın yer olan Belgrad Ormanı, bisiklet için de kusursuz noktalardan biri. Deneyimli olanlar için teknik parkur sayısı bir hayli yüksek. Belgrad Ormanı’na girdikten sonra parkurun tamamını bilmeseniz bile bisikletinizle uzun sürüşler yapıp başladığınız noktalara geri dönebilirsiniz. Küçük yokuşları, harika dönüşleri ve oksijen deposu yollarıyla yolu bisiklet ve sporla kesişen herkesin ortak noktası Belgrad Ormanı’nda bisiklete yeni başlayanları da unutmadık. Ayvat Bendi’nin etrafını saran ve teknik olmayan, zorluk seviyesi düşük bir bisiklet parkuru bulunuyor. Bisiklete yeni başladığınızda form tutmak ve doğayla iç içe anlar geçirmek için Belgrad Ormanı’na rotayı çevirip soluğu Ayvat Bendi’nde alabilirsiniz.
Anadolu yakasının kuzeyinde merak uyandıran köy hayatına bisikletle ulaşmak mümkün.
Anadolu yakasında performans için: Caddebostan’dan Şile ve Ağva’ya uzanan yol

Kaynak: neredekal
Avrupa yakasındaki köylerin yanı sıra Anadolu yakasında da tarımla geçinen insanları yaşadığı, şehir değil köy hayatının hüküm sürdüğü yerler yok değil. Caddebostan’dan Pendik’e uzanan ve çoğu kişinin bildiği sahil rotasında başlayan sürüşü, Çatalca ve Silivri etrafındaki rotalarda olduğu gibi köylere doğru geliştirmek mümkün. Performans kriterleri yine Avrupa yakasının köy rotalarına benzer şekilde. Uzun ve tempo isteyen bir sürüş olacağı için ya tempolu sürüşe hazır ve dayanıklı bir bisikletçi ya da düşük tempoda günün büyük kısmını geçirmeye hazır olmak gerekiyor. Pendik’ten sonra Formula 1 pistine doğru dönüp deniz kenarından ayrıldığınızda çok zorlayıcı olmayan ama yokuş tecrübesi olmayanları biraz yoracak küçük yokuşlar başlıyor. Formula 1 pistine geldikten sonra ise Şile ve Ağva’nın köylerine giderek şehir hayatının uğramadığı yerleşim yerlerine ulaşabilirsiniz. Rotayı aynı şekilde geri dönmek ya da boğaza devam edip şehir içine gitmek tamamen kondisyonunuza ve keyfinize kalmış bir tercih. Ancak Avrupa yakasının köylerinde olduğu gibi bu bölgede de tek bir sürüş asla yeterli olmayacak, vakit buldukça bu bölgeyi ziyaret etmekten kendinizi alıkoyamayacaksınız. Şehir merkezinden çevre köylerine, adalarından boğaz kenarına kadar birçok noktasında kendinize özel parkurlar yaratabileceğiniz İstanbul’u bir kez keşfetmeye başladığınızda asla bu keyfin sonu gelmeyecek ve pedallar sizi doğanın kucağına atacak.