
İskandinav Tarzı Ev Dekorasyonu Rehberi
Tasarıma özel bir ilginiz olsun ya da olmasın, İskandinav tarzını mutlaka duymuşsunuzdur. Ancak birçok kişinin bu tarzla ile ilgili olan bilgisi bazı bilindik İskandinav markalarından öteye geçmiyor. Hal böyle olunca bu tarzı uygulamak sandığımız kadar basit olmayabilir. Yani evin bütün duvarlarını beyaza boyamak, yere koyun postu sermek ve buna “hygge” demek yeterli olmayabilir. Bu yüzden öncelikle İskandinav ruhunu, kültürünü ve işin felsefesini anlamak gerekiyor. Sonrasında evinizi dekore etme kısmı ise size kalmış. İlham aldığınız stili kendi zevklerinizle harmanlayabilir ve işlevselliği ön planda tutarak yaşam şeklinizle uyumlu hale getirebilirsiniz.
Herkesin Dilinde: Nedir Bu İskandinav Tarzı Dekorasyon?
İskandinav tarzı bir dekorasyon denilince çoğu kişinin aklına beyaz duvarlar, büyük yapraklı bitkiler, ahşap zeminler ve mobilyalar gelse de tabii ki bundan çok daha fazlası var. İskandinav tasarımını 21. yüzyılın başlarında dünyanın önde gelen dekorasyon tarzlarından biri haline getiren akım, aslında 19. yüzyılın sonlarında başladı. Bu yolculuk boyunca, imparatorluklar yükseldi ve düştü, dünya görüşleri değişti, dünya iki kez savaşa gitti; sanat, felsefe ve dekorasyon kendilerini ve birbirlerini izledikleri yolları değiştirdi. Alvar Aalto, Hans Wegner, Arne Jacobsen, Eero Arnio ve Ingvar Kamprad (IKEA’nın kurucusu) bu bölgesel stili her anlamda etkileyen ve tasarıma öncülük eden önemli mimarlar ve girişimcilerdir.
Geleneksel olarak İskandinavya terimi üç kuzey Avrupa ülkesini; Norveç, İsveç ve Danimarka’yı ifade eder. Bununla birlikte tanım, şu anda ortak kullanımda Finlandiya, İzlanda ve hatta Grönland’ı da kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Bu milletler arasında tarihsel ve kültürel açıdan benzerlikler olsa da birkaç dikkate değer farklılıktan çok daha fazlası vardır.
İskandinav tarzı modernist bir tasarımın formülasyonu 40’lı yıllarda başladığı halde, 1950’lerin başlarına kadar tanınabilir bir varlık olarak şekillenmeye başlamıştır. İskandinav tasarımı, gelişimini tamamladığında ise özellikle ABD’de güçlü bir şekilde takip edilen uluslararası kabul görmüş bir trend olmuştur. Her ne kadar popülaritesi 1960’lar ve 80’ler arasında bir miktar azalsa da 90’ların sonlarında ve 2000’lerin başlarında ortaya çıkan sürdürülebilirliğe odaklanma eğilimi yeni bir yaşam şekli oluşturmuştur.
Parlak, cesur iç mekânlar yerine daha sakin ve dingin üslubu tercih ederseniz evinizde belirgin bir İskandinav stili elde edebilirsiniz.
Renklerin Ahenginde İskandinav Sadeliği
Soluk mavi, soğuk gri, beyaz ve kremsi renklerin sakin, sessiz tonları, İskandinav iç mekanlarının hemen her yerinde görülür. Burada düşünülen ilk amaç aslında çoğu zaman karanlık geçen kış günlerinin etkisini biraz olsun azaltmak ve iç mekanda ferah, rahatlatıcı ve temiz bir görünüm elde etmektir. Bu renk düzeni artık neredeyse İskandinav tasarımının ticari markası ve küresel taklitçiliğin de ana etkenlerinden birisi haline gelmiştir. Bu renkler (özellikle de soluk mavi tonlar) İskandinav minimalizmine özgüdür. Parlak, cesur iç mekânlar yerine daha sakin ve dingin üslubu tercih ederseniz evinizde belirgin bir İskandinav stili elde edebilirsiniz.
Siyah ve beyaz tonlardan oluşan bir renk paleti ise ortamda derinlik etkisi yaratır. Eğer küçük bir salonunuz varsa hoşunuza giden, siyah ve beyaz renk geçişlerinin hakim olduğu büyük bir kanvas tablo alıp duvarınıza asabilir ve odadaki etkisini hemen fark edebilirsiniz. Ancak odadaki diğer parçaların da birbiri ile uyumlu olması ve karışıklık yerine sadeliğin ön plana çıkması gerektiğini unutmamalısınız. Normalde Kuzey ülkelerinin çoğunda apartman daireleri ülkemizdekilerle karşılaştırıldığında daha küçük ve alçak tavanlı şekilde tasarlanmıştır. Ancak İskandinav tarzı ile dekore edilmiş bir evde, mutlaka odaların birçoğunda kullanılmayan, boş alan bulunur. Bunun nedeni sadece kullanışlı mobilya ve eşyalara yer verilmesi, işe yaramayan ve dağınıklığa sebep olan parçaların uzak tutulmasıdır.
Renk hâkimiyeti zemin için de geçerlidir. Halı ve kilim Avrupa evlerinde çok yaygın kullanılan bir eşya değildir. İskandinav tasarımcılar, her zaman tabandan tavana basit, beyaz ahşabı kullanmayı tercih ederler. Bu şekilde tasarlanan odalara bakıldığında, bunun neden bu kadar popüler olduğunu anlamak kolaydır çünkü beyaz ahşap zeminler odanın açık, havadar ve temiz görünmesini sağlar. Ayrıca mimarinin ve mobilyaların işçiliğine de dikkati çeker.
Eğer döşeme için beyaz ahşap kullanılmamışsa huş veya çam gibi doğal ahşap veya doğal gri renkli karolar ya da seramikler kullanılır. Kısacası, mümkün olan her yerde hafif renkli ağaçlardan yararlanılır ve bu, göz yormayan bir iç tasarımın olmasa olmazları arasındadır.
Kuzeylilerin Işığa Duyduğu Sevgi ve Özlem
İskandinavlar, Kutup Dairesi içindeki yerlerine bağlı olarak her ne kadar kış boyunca karanlık günler geçirseler de yazları güneşin gece yarısına kadar gökyüzünde kaldığı aydınlık günlere de sahipler. Bu nedenle de büyük pencereler yaparak o çok sevdikleri ışığın içeri girmesine izin verirler ve iç mekanlarda tavandan tabana kadar olan pencereler kullanırlar. Işıktan olabildiğince yararlanmak adına ise perdeleri biraz daha geri planda bırakırlar.
Aydınlatma konusunda ise ampuller, İskandinav tasarımının özünü temsil eder çünkü işlevseldir, fazla detayı ve unsuru yoktur, sıcaktır ve fazla yer işgal etmez. Bu nedenle ampul, İskandinav iç mekanlarında aydınlatma için mükemmel seçimdir. Mevcut ampullerden karmaşık ahşaptan avizelere, damlacık lambalarından çekirge zemin lambalarına kadar pek çok aydınlatma seçeneği mevcuttur. Zemin lambaları, masa lambaları, mumluklar ve doğal ışığı kullanarak evinizi aydınlatabileceğiniz her türlü malzemeyi değerlendirebilirsiniz.
Minimalist İskandinav tasarımlarında işlevsellik hüküm sürer.
Minimalist mi? İskandinav mı?: Her İkisi de!
İskandinav stili; beyaz duvarlar, İsveç antika saatleri, kristal avizeler, kıvrımlı rustik beyaz ahşap mobilyalar, beyaz çarşaflar ve sade çiçek aranjmanları ile kişiye ikonlaştırmış bir görünüm sunar. Bu, ölçülü bir şıklıkla gerçekçiliğin birleşimidir. Bu tarzın neden defalarca taklit edildiğini anlamak zor değildir çünkü adeta zarafetin tanımı gibidir. Siz de evinizde böyle bir görünüm elde etmek istiyorsanız öncelikle biraz antika alışverişi yapabilirsiniz. Aslında, bu stili sadece bazı rustik mobilya parçalarını beyaza boyayarak ve evinizde bu rahat ve zarif hissi benimseyerek türetmek daha da kolay olabilir. Önemli olan abartıya kaçmamak, sadeliği ve doğallığı korumaktır.
Bu minimalist İskandinav tasarımlarında işlevsellik hüküm sürmektedir. Bir şey aynı anda hem minimalist hem de İskandinav olabilir, ancak ikisi arasındaki temel farklılıklar kullanılan malzemelerdir. Minimalist tasarım genellikle paslanmaz çelik, krom ve laklı plastikler içerirken İskandinav tasarımı ise organik malzemelere, yani kenevir halılarına, kavisli ahşap sandalyelere ve dokuma sepetlere odaklanır. Ancak her iki stil de dağınıklığı kesinlikle yasaklar.
Evlerin açık, havadar ve kolay yaşama imkânı veren bir akışı vardır. Ancak bu, sanat ve romantizmin bu tasarımlarda bir yere sahip olmadığı anlamına gelmez. Kültür ve sanat İskandinav yaşamında büyük bir rol oynar. Bunun kendi iç mekanlarında ortaya çıkması da oldukça doğaldır. Ağır dekoratif unsurlara ihtiyaç duymazlar, sadece işlevsel ve yararlı olanları kullanırlar. Bu genel olarak bizim kültürümüzle pek bağdaşmasa da bu basit ve sade yaşam tarzından bazı ipuçları alıp kendi yaşantımıza entegre edebiliriz. İskandinav tarzını kendi evinize yansıtmak için yapmanız gereken ilk şey, gerekli olmayan dağınıklığı, ağır ve kullanışsız parçaları yaşantınızdan çıkarmaktır. Böylelikle ev gerçekten dinlendiğiniz ve huzur bulduğunuz, içinizi sıkmayan ferah bir mekan haline gelebilir.
İskandinav kültürünü ve tasarımını uygulamak için nerede yaşadığınızın bir önemi yok.
İskandinav Mobilyalarının Hepsi Birer Sanat Eseri
Modern İskandinav mobilyaları yenilikçi tekstil malzemelerinden yararlanırken bu imkanlar geçmişteki ustalara sunulmamıştı. Ancak günümüz İskandinav evlerinde antikalar ve güncel tasarımlar ile harmanlanmış muhteşem işçilik hala görülebilir. Mobilyalarının ait olduğu yıl ne olursa olsun bir şey kesindir, o da detaylara olan dikkat ve yüksek kaliteli malzemelerin kullanılması. Bu, her zaman İskandinav mobilya tasarımlarında öne çıkan bir durumdur. Basit, ancak sanatsal bir yaklaşım, tüm eşyalarda görülebilen yalın çizgilerle ölçülü süsleme unsurlarını bir araya getiriyor. Bu yüzden de mobilyalar tam anlamıyla bir sanat eseri gibi görülür ve bu bakış ömür boyu sürecektir. Antika dükkanlarının kapanmamasının ve hala özel bir ilgi görmesinin sebebi de budur. İskandinav tarzını mobilyalar aracılığıyla yansıtmak için oradaki antika dükkanlarına ulaşmak belki zor olabilir ancak modern İskandinav mobilya tasarımcılarının da birçoğunda bu ruhu yakalamak mümkündür.
Öyleyse siz de duvarlarınızı hoş bir gri veya maviye boyayın, eşyalarınızın üzerine beyaz astarlar atın ve birkaç adet antika eşya alın. İskandinav kültürünü ve tasarımını uygulamak için nerede yaşadığınızın bir önemi yok.
Kuzeyin Zarafeti Ayrıntılarda Gizli
Eğer oturma odanızı İskandinav stili ile dekore etme düşüncesindeyseniz orta sehpalardan faydalanabilirsiniz. Bu tarzda salon ve oturma odalarının vazgeçilmezi sehpalardır. Eviniz için mobilyalarla uyumlu, nötr renklerde (hafif ahşap, beyaz veya siyah) geometrik şekillere sahip sehpalar kullanabilir; kitap, dergi, mum ve son trend terraryumlarla da dekore edebilirsiniz.
Parlak renklerdeki dekoratif figürler, duvar saatleri ve diğer dekor aksesuarları, cesur odak noktaları ve tek renkli renk şemalar minimalist bir ev iç mekanı oluştururken her odada eğlenceli bir karakter sunar. Kişisel tarzınıza uygun şeffaf cam aksesuarlar, yumuşak yün battaniyeler, zarif mermer ve organik şekillerden oluşan parçaları seçin ve yeni trendlerden ve modern klasiklerden ilham alın. Sonuçta her şey detaylarda gizlidir. Evinize yeni bir soluk getirmenin karakter dolu iç mekan aksesuarlarını kullanmaktan daha iyi bir yolu yoktur.
Evinize en uygun dekoratif aksesuar modelleri için Hepsiburada’nın sunmuş olduğu seçeneklere göz atarak işe başlayabilirsiniz.
Yeşilin Enerjisi ve Tazeliği Her Zaman Evlerde
Modern İskandinav evleri, dünya çapında ihraç edilen dünya lideri çevresel teknolojilere sahiptir. İskandinavlar her zaman, politik hareketler ve doğayı koruma arzusu ile çevre dostu tasarım hareketinin öncülüğünü yapmışlardır. Ancak bunu sadece öğütlemekle kalmaz, aynı zamanda yaşarlar. (Norveç, elektrik ihtiyacının %99’unu hidroelektrik enerji santrallerinden karşılar). Üçlü camlar, yalıtımlı duvarlar ve çatılar, toprak kaynaklı ısı pompaları… Tüm bunlar İsveç’teki yeni yapılarda oldukça sık karşılaşılan donanımlardır. İç mekanda da her zaman bitkilerin dinginleştirici etkisinden yararlanılır.
İç mekanlarda bitkilerin yer almasının sebebi ise sadece hoş bir görünüm elde etmek değildir. Aynı zamanda sakin ve huzurlu bir ortam oluşturmaktır. Her açıdan dingin bir ortam yaratmak ev sakinlerinin üzerindeki stresi ve gerginliği almaya yardımcı olur. Bitkiler, içimizdeki sağlıklı iklimde önemli bir rol oynar ve odadaki gürültüyü zayıflatır, yüksek sesler ve yankılar olmadan mekanlar daha sessiz ve daha rahattır. Yapılan son araştırmalara göre de yeşil alanların tasarımı ev sakinleri üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Çiçek ve çiçek işçiliği olan bölgelerde yaşayan insanlar daha üretken olur, daha seyrek hastalanır ve işlerinde de daha az hata yapar.
İç mekan bitkileri; havayı temizler, karbondioksit seviyesinin yükselmesini engeller, benzen ve azot dioksit gibi belirli kirletici maddelerin konsantrasyonunu azaltmaya yardımcı olurlar. Aynı zamanda bitkiler, uzun sıkışık yollar ve otobanlar için bir gürültü bariyeri olarak kullanılmıştır. Arka plandaki gürültüyü absorbe ederler ve yüksek frekanslarda emme kapasitesine sahiplerdir. Artık, evinizi yeşil yapraklı bitkilerle bezemeniz için birçok nedeniniz var. Bunun için kaktüs, aloe vera, bonzai, deve tabanı, eğreltiotu ve begonya gibi taze çiçeklerle yaşam alanlarınızı güzelleştirebilirsiniz.