
Homeopati nedir? Nasıl uygulanır?
Homeopati, vücudun kendi kendini iyileştirebileceği inancına dayanan tıbbi bir sistem olarak tanımlanıyor ve bunu uygulayanlar, bitkiler ve mineraller gibi çok küçük miktarlarda doğal maddeleri kullanarak uyguluyorlar.
Homeopati, tamamlayıcı veya alternatif bir tıp uygulamasıdır, bir diğer deyişle bu, homeopatinin geleneksel Batı tıbbının bir parçası olan tedavilerden farklı olduğu anlamına geliyor. Homeopati en büyük popülaritesine 19. yüzyılda ulaştı. 1825’te Amerika Birleşik Devletleri’nde ilk homeopatik okul açıldı. 19. yüzyıl boyunca, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde düzinelerce homeopatik kurum ortaya çıktı. Bu dönemde, diğer tedavi biçimleri çok gelişmiş olmadığından, homeopati nispeten başarılı görünüyordu.
Homeopati temelleri neye dayanıyor?
1790’larda Samuel Hahnemann adlı bir Alman doktor tarafından geliştirilen homeopati aslında bir dizi fikre dayanıyor. Bu tedavinin en temel ilkesi “benzer benzeri tedavi eder” ilkesidir. Belirli semptomlara neden olan bir maddenin bu semptomların giderilmesine de yardımcı olabileceği fikrine dayanıyor.
İkinci temel ilke, “seyreltme”dir. Bu süreçte alkol veya su kullanılabilir. Üçüncü ilke ise “çalkalama” adı verilen ilkedir ve seyreltinin şiddetli bir şekilde çalkalanma sürecine dayanır. Tedavi uygulayıcıları, bir madde bu şekilde ne kadar çok seyreltilirse, semptomları tedavi etme gücünün o kadar büyük olduğuna inanıyorlar. Birçok homeopatik ilaç, orijinal maddeden hiç veya neredeyse hiç kalmayıncaya kadar birçok kez seyreltilmiş maddelerden oluşuyor.
Homeopati, astım gibi fiziksel ve depresyon gibi psikolojik durumlar da dahil olmak üzere son derece geniş bir yelpazede kullanılıyor. Yine de bu tür alternatif tedavilerin öncesinde mutlaka uzman bir doktora danışılması gerekiyor.
Nasıl uygulanıyor?
Ardındaki en önemli temel inancın “benzer benzeri tedavi eder” inancı olduğunu söylemiştik. Başka bir deyişle, sağlıklı bir insanda semptomlara yol açan bir şey çok küçük bir dozuyla benzer semptomlara sahip bir hastalığı tedavi edebilir. Bu, vücudun doğal savunmasını tetikler.
Örneğin kırmızı soğan gözlerinizi yaşartır. Bu yüzden alerjiler için homeopatik ilaçlarda kullanılır. Homeopatik doktorlar (homeopatlar), su veya alkol ekleyerek bu bileşenleri zayıflatırlar. Ardından, “çalkalama” adı verilen işlemin parçası olarak karışımı sallarlar. Homeopatlar bu adımın şifa özünü aktardığına ve ayrıca doz ne kadar düşükse ilacın o kadar güçlü olduğuna inanıyorlar. Aslında, bu ilaçların çoğu orijinal maddeye dair herhangi bir molekül içermiyorlar. Damla, krem, jel ve tablet gibi çeşitli formlarda yapılıyorlar.
Hangi durumlarda homeopati kullanılır?
Homeopati birçok durumda alternatif olarak kullanılıyor. Şimdi gelin, homeopati hangi durumlarda kullanılıyor birlikte göz atalım:
- Alerjiler,
- Migren,
- Depresyon,
- Kronik yorgunluk sendromu,
- Romatizmal eklem iltihabı,
- Huzursuz bağırsak sendromu,
- Adet öncesi sendromu.
Bu uygulamayla ilgileniyorsanız mutlaka Serdar Büyüközer’in kaleme aldığı “Yeni Başlayanlar için Homeopati ve Homeopatik İlkyardım” isimli kitabı okumanızı tavsiye ediyoruz. Bu uygulamalar, ciltteki morluklar, sıyrıklar, diş ağrıları, baş ağrıları, mide bulantısı, öksürük ve soğuk algınlığı gibi küçük sorunlar için de kullanılabiliyor. Yine de bu tür sağlık sorunlarına sahipseniz öncelikle sebebini sağlık kurumlarında yaptıracağınız tetkiklerle öğrenmenizi tavsiye ediyoruz.
İşe yarıyor mu?
Konu ile ilgili yapılan araştırmalar ikiye ayrılıyor. Bazı araştırmalar, homeopatik ilaçların yararlı olduğunu, bazıları ise işe yaramadığını gösteriyor. Bazıları da bu yöntemin tamamen bir plasebo etkisi olduğunu belirtiyor. Tedavinin işe yaradığına inandığınızda semptomlar düzeliyor yani gerçekten tedavi edildiği için bir düzelme gerçekleşmiyor. Yine de bu yöntemin, ağrıyı veya diğer semptomları hafifleten kimyasalları serbest bırakmak için tetikleyebileceği söyleniyor.
Bilim insanları, uygulama konusunda bölünmüş durumda çünkü homeopatinin arkasındaki bazı teoriler kimya ve fizik ilkeleriyle uyumlu değil. Etken madde içermeyen bir ilacın vücut üzerinde bir etkisi olamayacağını savunuyorlar.
Bu konuda daha da derinlere inmek isterseniz Erik Van Woensel’in “Homeopatide Vaka Analizleri” adlı kitabı okumanızı tavsiye ediyoruz.