ÜST

Ergenlik ve çocuğum: Ergenlik döneminde ona nasıl davranmalıyım?

Ergenlik çağında çocuğu olan ebeveynlerden sıklıkla şunu duyarız; “uysal, işbirlikçi, tatlı çocuğum gitti yerine her şeye karşı çıkan uyuzun biri geldi”. Öncelikle şu ön kabulle başlamak gerekir, ergenlik döneminde çatışma sürecin doğasında var. Çatışmanın olmadığı yerde ilerleme, sosyal gelişim ve olgunlaşma görülemez. Böyle bir dönemde yetişkinlere düşen ise konu hakkında donanımlı olmak, inatlaşmak yerine önce anlamaya çalışmak ve nihayetinde bir uzlaşma zemini yaratmak olmalıdır.

Ergenlik geçici, uçucu bir dönem değildir!

ergenlik

Ergenlik her bireyin hayatında önemli bir yer tutar. Bunu bilmek için kişinin kendi ergenlik dönemine doğru geriye bir dönüp bakması yeterlidir. Genellikle 11–20 yaşları ergenliğe giriş olarak kabul edilse de bu döneme girme yaşı ve uzunluğu genetik faktörlere ve çevresel faktörlere göre kişiden kişiye belirgin farklılıklar gösterebilir. Bu nedenle çocukları (hiçbir gelişme döneminde) karşılaştırmak kesinlikle doğru olmaz.

Bu dönemde çocuk-gençler, biyolojik gelişimin yanı sıra, psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan gelişirler. İstekleri hayalleri belirginleşir. Belli bir grup içinde var olma, aidiyet kurma istekleri artar. Kendilerini ekseriyetle anne babalarından ziyade içinde bulundukları akran/arkadaş grubu üzerinden tanımlamaya başlarlar.  Böylece, şimdiye kadar çocuğun kahramanı, , ‘her şeyi bilen’, ‘ileri görüşlü’, ‘sırdaş’ ebeveyn figürü yerini ‘hiçbir şeyden anlamaz’, ‘geri kafalı’, ‘demode’ bir figüre bırakır. Bu durum, çocuğun gelişimi için kritik bir öneme sahiptir.

Ebeveynlerin bu dönemde yaptığı en büyük yanlışlardan biri ergenliği geçici, uçucu, çocukluk ile yetişkinlik arasında ‘araf’ bir  dönem gözüyle bakmaktır. Kuralları sıkılaştırıp kontrolü artırdığı takdirde ergenliğin daha kolay aşılacağına (!) inanmaktır. Oysa ergenlik hayatımızdaki diğer tüm süreçler gibi vardır. Bizzat oradadır. Ergenliği eninde sonunda aşılacak bir dönem olarak görmek zaten anlaşılmadığını düşünen çocuk-gence kendini daha da değersiz hissettirecek, ailesinden uzaklaşmasına neden olacaktır.

Çalışmalar ergenlik döneminde fiziksel aktiviteyi artırmanın mutluluk hormonu olarak da bilinen serotonin seviyesini artırdığını göstermektedir.

Ergenlik dönemindeki çocuğunuza alacağınız bir bisiklet hem onu daha özgür kılacak hem de onu düşündüğünüzü ve yanında olduğunuzu hissettirecektir. Kron XC100 muhteşem bir seçenek olacak.

Ergenlik döneminde çatışmalar normal gelişimin bir parçasıdır!

Özellikle ergenliğin ilk yılları (12-14 yaş) çatışmanın kaçınılmaz olduğu yıllardır. Kişisel farklılıklar olmakla birlikte bu dönem fiziksel değişimin en hızlı olduğu dönemdir. Hormonlardaki değişimler hem biyolojik büyümenin hem de duygusal tepkilerin daha yoğun olarak yaşanmasını sağlar.

Çocuk/ergen psikolojisi alanından çalışanlara göre ergenlikte çatışmaların olması normaldir. Ancak önemli olan çatışmaların inatlaşmaya gitmeden çözülmesi, her zaman bir çözüm olduğunun gerek genç gerekse ebeveyn tarafından kabul edilmesidir. Eğer her çatışma sürekli inatlaşma ve restleşme ile sonuçlanıyorsa ebeveynlerin öncelikle kendi kişisel gelişim süreçlerine dönüp bakması gerekir. Muhtemelen orada ebeveynin kendi anne babası ile çözemediği sorunların kalıntıları gizlidir. Böyle bir durumda ilişkinin sağlıklı ilerleyebilmesi için öncelikle ebeveynin psikolojik destek alması büyük önem taşır.

Amerikalı psikolog Mark Wolynn tarafından kalem alınan ‘Seninle Başlamadı’ adlı kitap anne babaların kendi çocukluk ve gençlik dönemlerine doğru geriye dönüp bakmalarına fırsat tanıyan önemli bir kaynak kitap olacaktır.

Donanımlı olmak ve doğru iletişim kurmak her şeyi değiştirir!

ergenlik

Bu döneme damgasını vuran en büyük problem, ebeveynlerin konu ile ilgili fazla donanımlı olamamaları veya çocuklarına nasıl davranacakları, nasıl iletişim kuracakları konusunda tereddütler yaşamalarıdır. Kontrolü kaybettiğini hisseden ebeveyn baskıyı arttırır, oysa baskıyı artırmak mevcut durumu daha da çıkmaza sokacaktır.

Ergenlikte ‘neler oluyor’u anlamak ve çocuğunuza rehberlik etmek için “Ergen Beyin Rehberi” adlı kitabı okuyabilir ve çocuğunuza bu dönemde yardımcı olabilirsiniz.

Bu dönemde, nasıl bir birey olduğunu sorgulayan ve kendi hakkında farkındalık kazanan bireyin aileden uzaklaşmasının olabileceğinin, arkadaşlarının çoğu zaman aileden önce gelebileceğinin, kendini bir grubun parçası olarak görmenin ne derece önemli olduğunun anne ve baba tarafından normal karşılanması gerekir. Arkadaşları arasında benimsenen bir tarzda giyinmenin, saç modeli yaptırmanın, popüler olan sözcükleri kullanmanın altında yatan sebebin yaşıtları arasında sevilen, takdir gören bir birey olmak için yapıldığını bilmek ebeveynlerin kafasındaki birçok soru işaretine çözüm olacaktır.

Bu dönemde özellikle çok hassas oldukları dış görünüşleri hakkında yapılan eleştiriler anne-baba-çocuk ilişkisini gereksiz tartışmalara sürükler. Gene bu dönemde ergenler kendi doğrularının tartışılmaz ve şüphe edilmez olduğunu düşündükleri için onları başka bir fikir veya durum için ikna etmeye çalışmak sonuçsuz bir döngü yaratmaktan öteye gidemez.

Baskıcı bir yaklaşım asla bir çözüm değildir

Ergenlik döneminde yaşanan çatışmalarda ebeveynlerin hiyerarşik ve baskıcı bir dil kurmaması önemlidir. Unutmamak gerekir ki çocukların ve gençlerin sorumlulukları kadar hakları vardır ve bastırılan her duygu/davranış katlanarak geri döner. Yargılamak yerine (eğer varsa) olumsuz davranışların altında yatan nedenleri aramak, sorgulamak ve doğru iletişim tekniklerini kullanmak hayat kurtarıcı olacaktır.

Ebeveynler için gençlerle iletişim rehberini mutlaka okumalısınız. Bu kitap bu dönemde adeta bir yol gösterici olacak.

Konuşmadan önce düşünmek, söz kesmeden dinlemeyi öğretebilmek için bu konuda hassas davranmak, yargılayıcı bir ses tonundan kaçınmak, sakince konuşmaya çalışmak, ilginç bir sohbet konusu bulmak ve bunu devam ettirmeye çalışmak, onunla konuşurken kendisiyle nasıl konuşulması isteniyorsa o şekilde konuşmak doğru ve etkili bir iletişim için yapılabilecek basit kurallar olarak görülse de etkisi çok fazla olacaktır.

Eğer ebeveyn bu dönemde aşırı kontrolcü ve baskıcı bit tutum içine girerse çocuk-genç ileride başkalarına bağımlı, kendine güveni olmayan bir kişiliğe bürünebilir. Bunun tam karşıtı olan, hiçbir hareketi sınırlandırılmayan, her olumlu davranışı abartılan, yani aşırı hoşgörü ortamında büyüyen kişiler ise bencil yetişebilir. Bunun sonucunda da daima başkalarının dikkatini çekmek isteyen bir tutum içine de girebilirler. Önemli olan eşit ilişki içerisinde, kişisel sınırlara ve görüşlere saygılı ancak anne-baba rolünü de atlamayan bir denge kurabilmekten geçer.

Çocuğunuzla etkili iletişim kurmak anlamında daha geniş kapsamlı bilgi edinmek için sizi “Mutlu bir çocuk yetiştirmek için öneriler” sayfamıza da bekleriz.