ÜST

Düşünen Adam Heykelinin Felsefesi

1900’lü yılların başında Fransız heykeltraş Auguste Rodin tarafından yapılan ve günümüzde Rodin Müzesi’nde (Paris, Fransa) sergilenen Düşünen Adam Heykeli, dünyadaki felsefi düşünmenin simgesi haline gelir. Eserin zaman içerisinde Belçika, Norveç, Almanya, Danimarka, Japonya ve Fransa gibi ülkelerde kopyaları yapılıyor. Genellikle müze ya da üniversitelerin bahçelerinde sergilenen Düşünen Adam Heykeli, nedendir bilinmez hiçbir ülkede akıl hastanesi bahçesinde yer almaz. Bu tabuyu 1950 yılında Türkiye, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklar Hastanesi’nin bahçesine Düşünen Adam Heykeli yerleştirerek yıkıyor. Heykelin Hastane bahçesine yapılmasının arkasında ilgi çekici bir hikaye yatıyor. Bu hikayeyi yazının devamında tekrar konuşacağız. 

Asıl Düşünen Adam Heykeli’nin sahibi Auguste Rodin, hayatı boyunca kadınlarla yaşadığı ilişkilerde dikiş tutturamaz ve kadınlarla hep inişli çıkışlı süreçler yaşar. 1883 senesinde tanıştığı Camille Claudel, o da bir heykeltıraş, ile beraberlikleri şaşırtıcı şekilde uzun yıllar sürer. Claudel’in yaşamına dahil olduğu yıllar, Rodin’in heykeltıraşlıkta altın yıllarını yaşadığı döneme denk geliyor. Rodin’in yaşadığı parlak yılların yanında Claudel’in hayatı oldukça çetrefilli şekilde devam eder. Claudel öyle bir hale gelir ki, ilişkinin sonunda kadının ruh sağlığı bozulur ve tüm heykellerini parçalar, eskizlerini yok eder. Kadına kafayı yedirten Rodin, üstüne bir de Rodin’in fikirlerini çalmak ve Rodin’i öldürmek için plan yapmakla suçlanır. Hikayenin sonunda Claudel, akıl hastanesine yatırılır ve ömrünün geri kalan 30 senesini burada geçirmek zorunda kalır.

Rodin’in hayatına dair bu kısa metinde, Rodinle aşk yaşayan bir kadının ilişkileri sonunda bir akıl hastanesine yatırılmasına sebep olan heykeltraşın, günümüzde Türkiye’deki Düşünen Adam Heykeli’nin kopyasının bir akıl hastanesinin bahçesinde yer alıyor olması kulağa oldukça manidar geliyor.

Düşünen Adam Heykelinin Hikayesi

Rodin’in asıl heykelinin hikayesi ve Türkiye’deki kopyasının hikayesi oldukça ilginç. Ünlü heykeltraşın yaşamı da ilginçliklerle dolu. Kendini sanata adayan heykeltraş özel hayatında, sanat hayatındaki kadar başarı yakalayamaz hatta hezeyanlarla dolu aşk hikayeleri yaşar. Rodin’in Düşünen Adam Heykeli’nin aslının hikayesi şöyle:

Modernist dönüşümün temsilcisi olan Auguste Rodin’in sanatını icra edebileceği bir iş istenir. Dante’nin ‘İlahi Komedyası’ eserini betimlediği bir kapı yapması söylenir. Aldığı siparişe istinaden Rodin, Cehennem Kapısı’nı yapmaya başlar. Rodin’in kurguladığı cehennem; dünyada işlenen günahların bir karşılığı olduğu ve bu karşılıkların ceza olarak betimlenmiş haliyle hazırlanır. Kapı İlahi Komedyanın aslında olduğu gibi 3 bölümden oluşuyor. Cennet, cehennem ve araf. Kapıdaki bölmelerden Araf olanda Düşünen Adam heykeli bulunur. Cennet ve cehennemin ortasında kalan figürün Dante olduğu düşünülüyor. Düşünen adamın cennet ve cehennem dünyalarını düşündüğü ve arafta kaldığı belirtiliyor.

Düşünen Adam Heykeli’nin Türkiye’deki kopyası Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin bahçesinde bulunuyor. Bu heykelin buraya yapıma hikayesi epey ilginç. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin 1950’li yılların başındaki başhekimi Fahri Celal Göktulga, Düşünen Adam Heykeli’ni ve hikayesini bir dergide görür. Hikayeden ve heykelden etkilenen Göktulga, heykelin bir kopyasının hastane bahçesine yapılmasını teklif eder. Zamanın getirdiği yokluktan kaynaklı hastanenin bu heykelin yapımını karşılayacak ödeneği bulunmaz. Başhekim Göktulga vazgeçmez, o heykeli hastanenin bahçesine ister. Başhekimin işi rast gidecek ya; o sıralar hastanede tedavi gören bir heykeltıraş bulunur. Heykeltıraşımız Kemal Künmat’tan bu heykeli yapmasını rica eder başhekim.  Künmat görevi kabul eder ve askeriyenin yardımı ile heykelin oyulacağı devasa kaya kütlesi hastane bahçesine getirtilir. Dev taş kütlesini elleriyle şekillendirmeye başlayan heykeltıraş Künmat, Düşünen Adam’ın vücudu şekillenirken emeğinin karşılığını ister. Heykeltıraşın istediği ücret, o günün şartlarında oldukça yüksek bir meblağ. Hastane yönetimi ne yaptıysa heykeltıraşı ikna edemez ve heykeltıraş Kemal Künmat, heykeli yarıda bırakıp hastaneden ayrılır.

Düşünen Adam Heykeli’nin, düşünme hareketini tamamlayan, çenesini yaslayacağı kolu yapılmadığından heykel bir anlam ifade etmiyor. Heykel öylece yaklaşık 6 ay kadar kalır. Sürenin sonunda hastaneye Yüzbaşı Mehmet Pişdar tedavi için gelir. Yüzbaşı, heykelin olmayan kolunu ve kalan kısmını tamamlayabileceğini ifade eder. Hastane yönetimi bu konuda uzmanlığı olup olmadığı belli olmayan yüzbaşına hemen güvenmez. Heykelin eksik kolunu ayrı bir kayadan oyması istenir önce. Yüzbaşının bu konudaki becerini görünce heykeli tamamlamasına müsaade edilir. Heykeli tamamladığında da hastaneden taburcu edilmesi garantisi verilerek heykeli tamamlayan Yüzbaşı, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine yapılan Düşünen Adam Heykeli’nin kopyasına son halini veren isim olur.

Dünyaca ünlü heykelin, dünyada eşi benzeri olmayan bir yere yapılmasının sebebini gazeteciler başhekim Fahri Celal Göktulga’ya sorar. ‘Akıl hastanesinin bahçesine yapılan bu heykel neyi ifade ediyor?’. Göktulga esprili bir dille; ‘hastanenin dışında olanların hali içerdekilerden daha beter, bu heykel onların sonunun nasıl olacağını düşünüyor.’ şeklinde gülümseyerek cevap verir.

Düşünen Adam Heykeli Felsefi Açıdan Neyi İfade Eder?

Ünlü heykeltıraş Rodin, ‘Cehennem Kapısı’ eseri üzerinde uzun yıllar süren bir çalışma yürütür. Ortaya çıkan eser muhteşem. Rodin’in eserinde yer alan yaklaşık 70 cm’lik ‘şair’ olarak adlandırdığı bir figür bulunuyor. Cehennem kapısı eserindeki figürleri inceleyen ve düşüncelere dalan bir insan figürü. İlahi Komedyada Dante’yi simgeliyor bu figür.Bir İngiliz, eseri incelerken eserdeki figürü satın alarak ismini Düşünen Adam koyar. Eserin orijinali oldukça küçük, daha sonra büyütülen eser, Rodin öldükten sonra 1922 yılında Rodin Müzesi bahçesine taşınır.

‘Düşünen Adam’ heykeli, güçlü vücut hatlarında neredeyse kaslarının her bir teli olan, sakin ve dingin bir duruş sergileyen ve düşünceli yüz hali ile eserde işlenen duygu ve felsefe ortaya çıkıyor. Rodin eseri üzerine düşünürken eserindeki derin anlamları kendisinin açığa çıkarttığını düşünüyor. Eserin her bir noktası üzerine düşünülerek yapılan bir eser. Özel bir ifade takınması için çaba harcanmış bir eser. Rodin heykeli ilk yaptığında şapkalı ve giyinik bir kadın olarak tasvir ediyor. Bu haliyle figür bir şairi andırdığı için figüre ‘şair’ ismini veriyor. Daha sonraları figür üzerine düşünmeye ve yenilemeye devam eden Rodin, figürü üzerindeki ağırlıklardan kurtararak çıplak ve kaygılı haliyle bırakıyor. Figür artık ‘Düşünen Adam’ oluyor.

Modern sanat alanın yapılan ürünlerin içinde belki de en çok bilineni Rodin’in ‘Düşünen Adam’ heykeli. Düşünen Adam heykelinin felsefi yapısı üzerine fikir sahibi olabilmek için Rönesans’tan başlayan ve Aydınlanma ile hareketlenen rasyonalist – hümanist düşünce yapılarına dair bir şeyler bilmek gerekiyor. Modern düşünce de bu hümanist düşünce yapısı üzerine inşa ediliyor.

Modern düşüncenin eseri olan Düşünen Adam heykeli, insan bedeninin her noktasına yayılan kaygı ve heyecanı açık şekilde ifade ediyor olması Rodin’i gelenekçi yapıdan ayırarak modernizmin dışa vurumu olarak yorumlanıyor. Yaşanan zaman içerisindeki modern kaygıları düşündüğünü gösteren Düşünen Adam heykeli, düşüncenin merkezine insanı koyuyor. Hümanist bu yaklaşım Rodin’in modernizm anlayışıyla birleşiyor.

Modernizm insanın, ruhsal ve bedensel varlığının bilim, felsefe ve sanatla ortaya konulması, insanın nesnel algıları ile öznel düşüncelerinin bilinç dünyasını oluşturmaya başlıyor. Düşünen Adam Heykeli, bedeni üzerindeki parçalanma duygusunu insana derinden hissettiriyor. Düşünce ve düşünmenin merkezine insanı koyan bu heykel günümüz sanat düşüncesinin, okunup anlaşılması açısından modern heykel yapılarından biri olur.