ÜST

Biyolojik Saat Nedir? & Günü Etkin Kullanma Yöntemleri 

Vücudun 24 saatlik döngüsünü ifade eden biyolojik saatin hem fiziksel hem de ruhsal sağlığa olan etkisi oldukça büyük. Biyolojik saat sayesinde, gündelik yaşamda belirli detayları göz önünde bulundurup hem sağlığı korumak hem de verimli bir yaşam sürmek mümkün oluyor. Nitekim doğada bulunan hemen hemen her canlının bir biyolojik saati ve 24 saatlik döngüsü olduğu düşünüldüğünde; ruhun ve bedenin doğanın döngüsü ile uyumlu kılmanın büyük bir önem taşıdığı anlaşılabiliyor. 

Gün içerisinde acıkmayı sağlayan, uykuyu getiren ve uyanmaya neden olan biyolojik saat bulunuyor. Yani yorgunluktan dolayı uyku gelmiyor veya uykuyu aldığımız için sabah belirli saatler de uyanmıyoruz. Hayatımızdaki her şey tamamen biyolojik saatin etkisi ile gerçekleşiyor. Yapılan araştırmalar, vücutta yalnızca bir tane değil, binlerce biyolojik saat olduğunu kanıtlıyor. Bunların her birinin ise pankreas, akciğer, deri veya kalp gibi çeşitli organlarda farklı görevleri yerine getirdiğini ortaya koyuyor. Peki, biyolojik saat nedir? 

Biyolojik Saat Nedir?

Biyolojik Saat, biyolojik durumların belirli bir düzenin içinde tekrarlanmasına verilen isim olarak biliniyor. Adından da anlaşılacağı üzere biyolojik saat zamanı ölçmeye yarıyor. Fakat bilinen saatlerin dışında farklı olarak çalışıyor. Yani, biyolojik bir saatin, pil gibi güç kaynağına ya da zamanı ölçmek adına kuvars gibi bir maddeye ihtiyacı bulunuyor. Biyolojik en önemli görevi ise, üreme dönemlerini ve biyolojik ritmi sağlamaları gibi değerli zamanlamaları yerine getirmeleri oluyor. 

Bir organizmanın doğuştan gelen zamanlama aracı olan biyolojik saat, sirkadiyen ritmi üretme ve onun zamanını düzenleme konusunda rol üstleniyor. Vücutta bulunan hücrelerle etkileşime giren spesifik moleküllerden oluşmakla beraber biyolojik saatler neredeyse her doku ve organda bulunuyor. Araştırmalara göre insanlarda, farelerde, mantarlarda, meyve sineklerinde ve saatin bileşenlerini oluşturmakta görevli olan bazı organizmalarda da biyolojik saat yer alıyor. 

Biyolojik saat bireylerin gündelik döngülerini takip eden fiziksel, zihinsel veya davranışsal gelişimleri takip ediyor. Organizmaların çoğu çevrelerinde bulunan aydınlık ve karanlık durumuna göre çeşitli tepki veriyorlar. Söz konusu durumlarda ise, davranışlar olarak bazı değişimler sergilenebilir. Bu duruma örnek olarak canlıların uyku döngüsü söylenebilir. 

Biyolojik saate göre günün belirli bir saatinde uyumak gerekiyorken belirli saatinde uyanık kalmak doğru oluyor. Örneğin, vücut sağlığı ritmi de biyolojik saate özgü bir durum oluyor. Vücudun sıcaklığı belirli saatlerde artabildiği gibi bazı saatlerde azalabiliyor. Biyolojik saat yalnızca canlılar da değil, çevresel faktörler olarak da gerçekleşebiliyor. Bunlara örnek olarak ise, gel-git, ay ve gece ile gündüzün birbirini takip etmesi gibi durumlar söylenebiliyor. 

Biyolojik Saat Nasıl Çalışır?

Biyolojik saat zamanının ölçülmesi konusunda rol üstleniyor. Biyolojik ritmin sağlanması, üreme dönemleri gibi pek çok durumun yerine getirilmesine yardımcı oluyor. Biyolojik saatler, vücut hücrelerindeki etkileşim de olan özel proteinlerden de meydana geliyor. Bunun yanı sıra, vücuttaki bütün organ ve dokularda kendini gösterebiliyor. Bilim insanlarının araştırmalarına göre insan, meyve sinekleri, mantar, fare gibi çeşitli canlılarda da farklı biyolojik saatlerin bulunduğu söyleniyor. 

Günü Etkin Kullanma Yöntemleri

Vücut, doğal ritmine göre işliyor. Beyinde yer alan hipotalamus bölgesindeki sinir hücreleri, bedene hormon ve sinirsel bazlı sinyaller göndererek hem yaşamı hem de yaşam ritmini düzenliyor. Yani, biyolojik saat otomatik olarak nabız, uyku, vücut sıcaklığı gibi birçok hayati önem taşıyan fonksiyonu düzenliyor. Biyolojik saate uygun yaşandığı zaman daha mutlu, sağlıklı ve huzurlu yaşam sürmek mümkün oluyor. Aynı zamanda biyolojik saat hesaplama sonucuna göre hayatını şekillendirenlerin iş verimliliği artabiliyor, hastalık süresi azalabilir ve daha mutlu bir yaşam sürebilir. Gelin şimdi, biyolojik saat dilimleri için vücudun verdiği tepkilere bakalım! 

07.00 – 09.00

Sabahın erken saatlerinde beden ağrıya karşı aşırı hassasiyet gösteriyor. Sabahın erken saatlerinde yaşanan baş ağrısı, öğleden sonra yaşanan ağrıya göre daha fazla hissedilebiliyor. Örneğin, migren ağrılarının en fazla sabah saatlerinde görülmesi bu sebepten kaynaklanıyor. 

Güne zihnen iyi başlamak sabahları uzun bir süreyi alıyorsa, alarmı 15-20 dakika erkene almak gerekiyor. Özellikle yataktan çıkmakta güçlük çekiliyorsa, perdeleri açık bırakarak uyumak bu duruma yardımcı oluyor.  Karbonhidrat kaynakları sabahın erken saatlerine kadar boşalıyor. O nedenle kaynaklar bu aralarda doldurulmazsa, kısa zamanda açlık hissi baş gösterebiliyor. 

09.00 – 12.00

Bağışıklık sistemi sabahın erken saatlerinde basit bir şekilde zarar görebiliyor. O nedenle ince giysilerden uzak kalmak ve hasta olan insanlarla temasta bulunmamak gerekiyor. Ağrıya olan duyarlılık bu saatlerde de şiddetli bir biçimde kendini gösterebiliyor. İşte bu saatlerde aşı yaptırmak veya ağrı kesici içmek, vücudun en iyi ve en az yan etkiyle kabul etmesine yardımcı oluyor. 

Beyindeki maddelerin en aktif olduğu saat aralığı 09:12:00 arası oluyor. Hatta insanların algısı 10:00’dan itibaren en üst noktaya çıkarak zihnin daha dinamik ve yaratıcı olmasını mümkün kılıyor. Bu saat aralığında pankreasın rahatlaması için yemek yedikten sonra 3 saat kadar bir daha yenmemesi öneriliyor. Cilt ve beyin sağlığı açısından bol miktarda su tüketimi tavsiye ediliyor. 

12.00 – 14.00

Gün ortasında mide en yüksek işleyişiyle çalışmaya hazırlanıyor. Bundan dolayı, bağırsak ve mide problemlerinin oluşmasını engellemek için ideal yemek saati 12:00. Bu saatin ardından sindirim işlemi için kan mideye doğru yöneliyor; beyin, kalp ve dolaşım sistemiyle çalışmaya devam ediyor. 

Günün geri kalan bölümünde daha iyi performans gösterebilmek adına 30 dakikalık bir şekerleme yapılması gerekiyor. Araştırmalara göre şekerlemeden sonra insanlar daha hızlı tepki veriyor, neşeli oluyor ve işlerine daha da odaklanabiliyor. 

14.00 – 18.00

Ağrıya karşı hassasiyetin en az olduğu saatlere geliniyor. Eğer uykuları kaçıran bir rahatsızlık mevcutsa, doktor randevusunun bu saat aralığında olması çözüme ulaştırabiliyor. Gün ortasında tüketilen yemeğin sindirimi 15:00’te sona erdiğinden oksijen beyne yöneliyor. Enerji geri gelerek zihin eski performansını göstermeye devam ediyor. Ayrıca bu saatlerde yapılan sportif faaliyetlerin iki misli fayda sağladığı da düşünülüyor. 

18.00 – 21.00

Akşam dinlenme saatlerine ulaşıldığında karaciğer, vücudu toksinlerden maksimum oranda arındırıyor. Bu saatlerde yapılan duş toksinlerden arınma konusunda organizmayı destekliyor. 19:00 itibariyle 4 saat boyunca alerjik reaksiyonlara karşı duyarlı bir süreç bulunuyor. O nedenle alerjiye yol açacak durumlardan uzak kalınması gerekiyor. 

21.00 – 24.00

Gün boyunca hiçbir şekilde ağrı hissedilmeyen noktalar varsa, 21:00 gibi ağrımaya başlayabiliyor çünkü ağrıya en duyarlı olunan saatler, 21:00’den sonra gerçekleşiyor. Saat 23:00 olduğunda ise, bağışıklık sistemi kendini yenilemek üzere başlıyor. O nedenle, bağışıklık sistemini yoracak nikotin, stres ve nikotin gibi şeylerden kaçınılması gerekiyor. Zihnin de tam dinlenme saati olduğu için sevilen bir kitabı okumak, müzik dinlemek veya film izlemek tüm gerginliği atmaya yardımcı oluyor. 

24.00 – 07.00

Uykuya geçildiğinde vücut yenileme mekanizmasını yüksek oranda çalıştırıyor. Bağışıklık sistemi de 01:00 gibi savunma hücrelerini üretiyor. Geceleri sinirler gevşediği için sırt ağrısı, eklem ağrısı gibi şikayetleri olanların uyumadan önce ağrı kesici içmesi öneriliyor. Saat 03:00’e doğru ise, kan basıncı anlamlı bir biçimde düşmeye başlıyor. Bu saatlerde doğal olarak kan şekeri de düştüğü için kolayca uyanılabiliyor. O nedenle bir parça çikolata yiyerek derin bir uykuya dalınması öneriliyor.