ÜST
açık hava

2018’den Geriye Kalan Etkileyici Filmler

 

2018, hem yerli hem de yabancı filmlerin gişe rekorları kırdığı bir yıl olarak geride kalırken, sinema dünyası da yeni projeler için çoktan çalışmalara başladı bile. Yeni yılın büyüsüne kapılıp nisyan ile malul olan hafızalarımızın gazabına uğramadan, son bir kez hatırlayalım 2018’de izlediğimiz filmleri ve bize hissettirdiklerini… Baş döndüren Holywood yapımları kadar Türk sinemasının da güzel örnekler sunarak seyirciyi mutlu etmeyi başardığı bu yıl, festival filmleri açısından da oldukça tatmin edici yapıtlara sahipti. 2018’in en iyi filmleri listesini, sadece yabancı filmler arasından bir seçki ile yapmak bile yeterince zorlayıcı iken 434 filmin gösterime girdiği bu senenin en iyi filmleri listesine Türk filmlerini de dâhil ederek seçim aşamasını iyice zorlu hâle getirdik. Gelin 2018’de en çok güldüğümüz, korktuğumuz, gözlerimizi yaşartan, aklımızı karıştıran, uzaklara daldıran, arkasından ağlatan filmleri birlikte hatırlayalım.

Dead Pool 2
Aksiyon, komedi ve maceranın mükemmel bir karışımı olan Dead Pool 2, büyük beğeni toplayan ilk filmini aratmadı. Genellikle devam filmleri, serinin ilk filmi kadar başarılı olmaz ve beklenen ilgiyi görmez; ama Dead Pool, ana karakterinden aldığı güç ve sürükleyici senaryosu ile başarısını, artırarak devam ettirdi. Etkileyici özel efektlerle süslenmiş filmin 750 milyon dolara yaklaşan gişe hasılatı ise başarısını fazlasıyla ispatladı.

Ahlat Ağacı

kaynak: hurriyet

Nuri Bige Ceylan’ın yönetmen koltuğunda oturduğu film, 190 dakikalık bir diyaloglar bütünü. Konuşuyorlar, konuşuyorlar ve konuşuyorlar… Ülkenin içinde bulunduğu makro problemleri, bir çekirdek aile özelinden yola çıkarak eleştiren film, çoğumuzun kişisel yaşantısından aşina olduğu parçalar barındıran bir aile draması.

Roma

kaynak: vulture

Şapkanız varsa çıkarın; çünkü Alfonso Cuaron geliyor. Basitlik ve yalınlık, sinema perdesine nasıl aktarılır, hiçbir şey yapmadan her şey nasıl yapılır, mesaj kaygısı gütmeden küçük taşlar nasıl yerine ulaştırılır merak ediyorsanız, bu filmi mutlaka izleyin. Sinema bir dil olsaydı bu filmin sinematografisi, dünyanın en saf ve temiz lehçesi olurdu. Kamerayı âdeta bir şefin batonu gibi kullanan Cuaron, 1970’lerin Meksikası’nda geçen bir hikâyeyi muhteşem bir görsel şölen eşliğinde sunuyor.

Müslüm

Kaynak: sabah

6 milyonu aşan seyircisi ile 2018’in gişe şampiyonu olan Müslüm, yılın sonuna yetişse de gördüğü yoğun ilgi sayesinde arayı kapatarak ilk sıraya yerleşmeyi başardı. Başka bir deyişle, 2018 yılında satılan toplam sinema biletlerinin %10’u Müslüm filmi için satın alındı. 2018 yılında ülkemizde toplam 434 filmin gösterime girdiğini hatırlarsak, bu yoğun rekabet içinde Müslüm’ün gösterdiği başarı daha kolay anlaşılabilir.

Avengers: Sonsuzluk Savaşı

kaynak: sinefesto

En çok izlenen yerli filmden bahsetmişken, ülkemizde en çok izlenen yabancı filmden de bahsetmemek olmaz. Walt Disney stüdyoları tarafından yapımcılığı üstlenen Avengers: Sonsuzluk Savaşı, yaklaşık 2 milyon izleyici ile ülkemizde en çok izlenen yabancı film unvanına sahip oldu. Marvel sinema evreni konseptinin tüm imkânlarından faydalanarak bir araya toplanan süper kahramanların oluşturduğu grup, âdeta İsviçre çakısı gibi her soruna bir çözüm sunan yetenekleri ile dünyamızı 2018’de de kurtarmayı başardı.

Annihilation (Yok Oluş)

kaynak: vulture

Natalie Portman ile Oscar Isaac’i baş rolde izlediğimiz film, karantina altına alınan bir bölgede türlü macerelara atılan 4 kişilik bir bilim insanı grubunu konu alıyordu. Girenin bir daha çıkamadığı bu gizemli bölgede geçen sürükleyici hikâyesi ile 2018’in en iyi bilim kurgu filmlerinden olan Yok Oluş, 43 milyon dolar gişe hasılatı ile sadece izleyecileri değil; yapımcısı olan Netflix’i de mutlu etmişti.

Museo (Müze)

Kaynak: perasinema

Gerçek bir soygun olayından yola çıkarak kurgulanan Müze, Meksikalı yönetmen Alonso Ruizpalacios imzasını taşıyor. Basit bir müze hırsızlığı, bolca aksiyon ve macera içeren kovalamaca sahneleri bekliyorsanız çok yanılırsınız. Henüz izlememiş olanlar için peşinen “Katil, uşak.” diyerek tadını kaçırmayalım ama, çaldığınız paha biçilemeyen bir esere gerçekten de paha biçilemezse, ganimeti satıp bir an önce nakte çevirmek isteyen bir hırsız olarak ne yapardınız? Değer nedir, değerli olan nedir, aşırı değerden doğan değersizlik özünde en büyük değer midir? Eğer hâlâ izlemediyseniz bu film, 2018’in son günlerini kafanızda deli sorularla geçirmek için biçilmiş kaftan.

Yeşil Rehber (Green Book)

Kaynak: imdb

1960’lı yıllarda ırkçılığın nasıl devam ettiğini gözler önüne seren film, Amerikan toplumunun kanunen yasaklanmış olan köleliği, sosyal kodlarında var olan ırkçı şifreler sayesinde derinden ve sessizce devam ettirmesini konu alıyor. Tezatlar ve ironi üzerinden ilerleyerek verdiği mesajları daha da güçlendiren filmde, geleneksel köle-sahip ilişkisinin tam tersi olarak, zenci işveren Don Shirley ve beyaz çalışanı Tony Lip baş rolleri paylaşıyor. İş görüşmesi esnasında daha yüksekte taht benzeri bir koltukta oturan siyahi Amerikalı sahnesi de bunu destekler nitelikte. Muhafazakar Amerikalıların katı ve koyu milliyetçiliklerinin anlamsızlığını vurgularcasına beyaz Amerikalı Tony’nin aslında bir İtalyan göçmeni; zenci Amerikalı’nın ise Afrika kökenli bir köle olması, akıllara kimin gerçekte daha Amerikalı olduğu sorusunu getiriyor. Filmde bu iki karakter üzerinden sadece siyah ve beyaz kavgasını değil; iyi ve kötü, eğitimli ve cahil, cesur ve korkak gibi taban tabana zıt birçok olgunun mücadelesini de görüyoruz. Hangisinin hangi karakterde olduğu, kimin iyi kimin kötü olduğu ve/veya bunların kazanç mı kayıp mı olduğu ise belirsiz. 30 milyon dolar gişe hasılatı ile cicili bicili suya sabuna dokunmayan Hollywood filmlerine yaklaşamasa bile, şimdiden birçok dalda Oscar’a aday olacağı konuşuluyor.